Bugünlerde son sürat yılbaşında katılmaya karar verdiğim hediye fuarı için çalışıyorum. Ani gelişen bir katılma kararı sonucu bir yandan cam boncuk yapıp diğer taraftan takıya dönüştürme telaşı içindeyim. Ve umut ediyorum emeklerimin karşılığını alırım. Bu hummalı çalışma sırasında da bir süredir ihmal ettiğim bloğumu ihmal etmeye devam etiğimi fark ettim. Ve de hafta sonu arkadaşlarımla sohbet ederken değindiğim bir konuyu paylaşmak istedim.
Çok popüler olan kitapları okumaktan özellikle kaçınırım. Ne zaman ki artık o kitap ve yazarı hakkında gazete ve dergilerde yazı çıkmaz işte o zaman benim o kitabı okuma zamanım gelmiştir. Bu sefer öyle olmadı. Bir hafta sonu gazete eklerini karıştırıken “Ye Dua Et Sev” adlı kitabın yorumlarını okurken bu kitabı okuma isteği belirdi. Kitapçıya ilk gittiğimde de başka kitaplara bakarken gözüm sürekli Ye Dua Et Sev’e takıldı. Karşı koymaktan vazgeçip aldım ve kısa bir sürede de okudum.
Okuyan ya da filmi seyredenlerin bildiği gibi kitap üç bölümden oluşuyor İtalya (Ye), Hindistan (Dua Et) ve Bali (Sev). Kitapta okurken en zorlardığım hatta zaman zaman sıkıldığım bölüm Hindistan’daki iç yolculuğu oldu. Bazı bölümlerinde de kendimden birşeyler buldum. Kitabı bitirdiğimde daha filmi vizyona girmemişti. Bir kaç hafta sonra filmine gittim. Çıkışta damağımda bu pastanın lezzetinde eksiklik olduğu duygusu vardı. Kitabı 2 saatlik bir filmde anlatmanın zor olduğuna katılsam da bir okuyucu ve izleyici olarak bir kez daha ya kitabı oku ya filmi izle dedim kendime.
Devam niteliğindeki kitaplarda çok çekici gelmediğinden olsa gerek ikinci kitap “Ye Dua Et Evlen” ilgimi çekmedi. Hikaye ilk kitaptaki tadıyla kalsaydı keşke.
Merhaba,
bende de buna benzer bir durum söz konusu.. filmini izlediğim bir kitabı asla okuyamıyorum.. kitabın filmi çekildiğinde ise merakımdan gidiyorum ancak hiç bir zaman kitabın verdiği hazzı vermiyor..
Yorumunuz için teşekkür ederim. Bir süredir bloguma bakamıyordum.