Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for the ‘Tiyatro’ Category

Sonbaharın gelişi ile tiyatro sahneleri perdeleri açmaya başladı. Bu sezon izlediğim ilk oyun Athol Fugard’ın yazdığı Merhaba Hoşçakal oldu.

İki kardeş ve belki de bugüne kadar hayat ile yapamadıkları bir hesaplaşma. Hester evini terk etmesinin üzerinden 15 yıl geçtikten sonra birgün geri dönüyor. Babasının kopan bacağı nedeni ile aldığını fakat çocuklarına söylemediğini düşündüğü tazminat parası için. Erkek kardeşi ile yapılan pazarlık ve eski eşyaların arasında başlayan para ayarışı. Bulunan anılar, yoksulluğun çocukluk ve gençliklerine etkileri. Valizden çıktığında anne kokan elbise ve belki de en acısı sadece bir kez giyebildiği gıcır gıcır ayakkabılar. Hester kendine alınan ayakkabıyı eskimesin diye bir kez giyebilmiştir. Annesi giymesine izin vermemiştir. Sonuçta ayakkabı küçük kalmış ve bir kez giyilmiş olarak kaldırılmıştır valizin içine.

Benim içimi en çok acıtan belki de bu oldu. Benzer durumu anneannem ile kaldığım dönemde ben de yaşamıştım. Alınan elbiseler eskileri yıpranmadan giydirilmemiş bir yıl sonra ise büyüme çağındaki çocuğa girmez olmuştu. Belki de bu nedenle (özellikle ayakkabıda) birçok kez, eskileri paketletip yenileri ile devam etmişimdir yoluma.

Oyuna ait bilgiler;
Yazan : ATHOL FUGARD
Çeviren : AYŞİM TANLI
Yöneten : TANER BARLAS
Oyuncular: AYŞEN SEZEREL, TOLGA YETER
Dramaturgi : DİLEK TEKİNTAŞ
Sahne Tasarımı : BARIŞ DİNÇEL
Işık Tasarımı : İLHAN ÖREN
Kostüm Tasarımı : DUYGU TÜRKEKUL
Efekt : ERSİN AŞAR
Yönetmen Yardımcısı : ASLI NİMET ALTAYLAR-ESRA EDE

Read Full Post »

Sezonun son oyunlarından biri benim için Shakespeare klasiği Romeo ve Juliet’in Kemal Başar yorumu oldu.

Oyuna geçmeden önce internetten bilet almanın avantajından bahsetmek istiyorum. Söz konusu oyuna Mart ayı için internetten bilet almıştım. Oyuna yanlış hatırlamıyorsam 10 gün kadar kala bir mail aldım Şehir Tiyatrolarından. Oyuncu rahatsızlığı nedeniyle oyun iptal edilmiş yerine Bekleme Salonu adlı oyun oynayacakmış. Hemen ben de bir telaş ama ben bu oyunu seyrettim şimdi ne olacak. Biraz dnemeden sonra verdikleri telefon numarasından bir yetkiliye ulaşabildim ve derdimi anlattım. Eğer bilet aldığım gün oyuna gitmezsem (Bekelem Salonuna) Romeo ve Juliet’in Mayıs başında oynayacağını o zaman biletimi kullanabileceğimi söyledi. Oyuna gidene kadar içinde hepbir acaba vardı. Sonuç tam da yetkilinin bana söylediği gibi oldu. Belirttikleri tarihte gidip oyunu keyiflice seyrettim. Ben bu bileti internetten almasaydım belki bu oyun iptalinden haberim olmayacak, oyuna gidecek ve hayal kırıklığı yaşayacaktım. Oraya kadar gitmişsin seyrettiğin oyunu tekrar seyretsen ayrı bir hayal kırıklığı yok eve geri dönsen o da ayrı bir hayal kırıklığı.

Neyse gelelim oyuna. Bir Shakespeare klasiği ama farklı bir yorum. Kostümlerin beyaz ve gümüş rengi olması aradaki sınıf farkının renk yerine aksesuarlarla verilmesi çok hoşuma gitti. Koreografi ve oyuncuların performansı da alkışı fazlası ile hak etti. Son iki yılda izlediğim üçüncü oyununda Mert Turak yine harika bir performans sergiliyordu. Çılgın dadı Hikmet Körmükçü’nün performansı da beğendiğim EN’ler arasındaydı.

Hemen hemen herkes tarafından bilindiği için konusuna hiç değinmeden ekip hakkında bilgi vermeyi tercih ediyorum.

Yazan: William Shakespeare
Çeviren:Özdemir Nutku
Yöneten: Kemal Başar
Dramaturg: Özge Ökten
Sahne Tasarımı: Murat Gülmez
Kostüm Tasarımı: Canan Göknil
Işık Tasarımı: Murat Özdemir
Müzik: Can Atilla
Koreografi: Hugo Wolf

Oyuncular: Levend Yılmaz, Hikmet Körmükçü, Selçuk Soğukçay, Müge Akyamaç, Mert Turak, Ece Özdikici, Ersin Umulu, Cane Çandarlı, Kubilay Penbeklioğlu, Selçuk Yüksel, Can Doğan, Mehmet Bulduk, Nevzat Çankara, Nurdan Gür, Hüsnü Demiralay, Özge O’Neill, Selin Türkmen, Serkan Bacak, Bahar Özge Göze, Murat Güreç, Yasemin Güvenç, Hamit Erentürk, Melsa Demirhan, Senem Oluz, Berk Samur.

Read Full Post »

Tiyatro sezonunun bitmesine kısa bir zaman kala gittiğim son oyunları da sizlerle paylaşmak istedim. Bu oyunlardan ilki “İntiharın Genel Provası.”
İsminden ve konusundan önce beni bu oyuna gitmeye yönelten Bennu Yıldırımlar’ın oynuyor olması oldu.

Trafik kaosunu da ön planda tutarak erken çıktığımız yolda pek de sorunla karşılaşmadan erkenden Üsküdar’da bulduk kendimizi. Oyun başlamadan kahvelerimizi içerken hem soluklanma hem de oyun kitapçığını inceleme fırsatı bulduk. Oyunculardan bir diğerinin Serhat Mustafa Kılıç olduğunu öğrenmek ekstra bonus kazanmak gibiydi. Birkaç yıl önce yayınlanan Yol Arkadaşım dizisinde oyunculuğu ile zihnime takılmıştı kendisi.

İlginç bir sahne düzeni karşıladı salonda bizi. Hareketli barlar ve barların asılı olduğu ipler (sanırım çelik teldir). Bu hareket bir süre sonra konsantrasyonumu bozup oyundan uzaklaştırsa da çaba harcıyarak oyunda kalmaya çalıştım. Neyse ki bir süre sonra hareketler eskiye göre azaldı da ben de keyifle oyunu izlemeye geri dönebildim.

Yaprak Dökümü ile biraz üzerine yapışmaya başlayan Fikret karakteri dışında tamamen farklı bir karakterde Bennu Yıldırımları izlemek bir zevkti. Tüm ekibin ellerine sağlık. Selamlama bölümü ayrı bir keyifti.

Dramaturg Doğan Korkmaz’ın yazısından…
” Sistem bir insanı intihar etmeye zorlayabilir mi? (…) Zorlar. Üstelik bu kişinin kendi isteğiymiş gibi gösterir ve siz tam da Antik Yunan tragedyalarının kahramanlarının yaşadığı yazgının bozulmayacağı hikayeyi yaşarsınız farkında olmadan.”

Yazar Duşan Kovaçeviç’in sözleri
” Kimseyi öldürmeyeceğim. Herşeye rağmen, burası TİYATRO”

Ve Ekip
Yazan DUŞAN KOVAÇEVİÇ
Çeviren :BİLGE EMİN
Yöneten :M.NURULLAH TUNCER
Dramaturgi : DOĞAN KORKMAZ
Sahne Tasarımı : M.NURULLAH TUNCER
Işık Tasarımı : FATİH MEHMET HAROĞLU
Kostüm Tasarımı : NİHAL KAPLANGI
Efekt : ERSİN AŞAR
Yönetmen Yardımcısı : MELAHAT ABBASOVA,PINAR AYGÜN, DERYA ÇETİNEL
Oyuncular: BORA ŞEÇKİN, SERHAT MUSTAFA KILIÇ, İBRAHİM CAN BENNU YILDIRIMLAR

Bu sezon değilse de bir sonraki sezon izleyin derim.

Read Full Post »

Birkaç hafta önceydi gazetelerden birinin hafta sonu ekinde Devlet Tiyatrolarının Mart ayı programına rastladım. Kartal Bülent Ecevit Sahnesinde oyun olması beni hemen harekete geçirdi ve internet üzerinden biletimi aldım.

Ve oyun günü geldi. Akşam saati olduğu ve oyuna az bir zaman kaldığı için Kültür Merkezini gezme fırsatı bulamadım ama heybetli bir binaya sahip olduğunu söyleyebilirim.

Fesleğen Çıkmazı’nda Mübadele zamanı Giritten göç etmek zorunda kalan bir ailenin 20 yıl geçmesine rağmen yaşadıkları özlem ve aile içi ilişkileri anlatılıyor. Oyunda en çok hissedilen bir şekilde evinden, yurdundan koparılan insanların, zamanı göçte dondurmaları. Birlikte göç ettikleri dostların zamanla kopuşlarıyla kendilerini hergün biraz daha yalnız hissetmeleri. Eksilen dosların yerine yenilerini koyamayışları ve belki de bunu istemeyişleri. Zamanla giderek dah ada eksilmeleri…

Ne biz kabullenebildik buraları ne de onlar kabullendiler bizi, her ne kadar Fesleğen Çıkmazı olsa da adı değil midir burası Gavur Yokuşu.

Mübadele’nin yaşandığı yerlere gittiğinizde gördükleriniz içinizi acıtır. Gidenler bırakmışlardır arkalarında evlerini, yurtlarını, komşularını gelenler ise kabullenememiştir onların evlerini, yurtlarını, komşularını. Onun içindir Kayaköy harabe halindedir Fethiye’de ve yine onun içindir aynı harabe Dereköy’de karşımıza çıkar Gökçeada’da.

İnsanların yurt bildikleri evlerinden koparılmayacakları bir dünya umuduyla.

Oyuna Dair Bilgiler

Yazan: Meltem Yıldırım
Yöneten: Kazım Akşar
Dekor Tasarım: Ethem Özbora
Giysi Tasarım: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarım: Önder Arık
Müzik: Nusrettin Özşuca
Dans Düzeni: Yeşim Alıç
Asistan: Pınar Güntürkün
Sahne Amiri: Reşit arslan
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Akın Yılmaz

Oyuncular:

Kubilay Karslıoğlu, Ayşen İnci, Funda Eskioğlu, Gökalp Kulan, Saydam Yeniay, Metin Beyen, Akasya Asıltürkmen, Öykü Başar, Tuğçe P. Şartekin Karasu, Tuğçe Gürler, Ezgi Aldemir, Ece Güzel, Tuna Gürcoşkun, Cenk Köksal, Nihat Oğuz

Read Full Post »

Müsahipzade Celal sahnesinde yeni bir oyun seyrettim dün akşam Bekleme Salonu. Şehir Tiyatrosunda Genç Tiyatro’ya bir örnek. Yazar, yönetmen, oyuncular genç.

Bekleme Salonu oyunun sonuna kadar süprizleri ile seyirciyi kucaklıyor. Sonunda bu kadar da olur mu dedirdiyor belki. Belki de daha az sarsıcı benzer örnekler getiriyor aklımıza. Ben de ki çağrışımı iş arama sürecinde geçen yıl karşılaştığım bir uygulama oldu.

Kafa avcısı insan kaynakları firmalarından biri özgeçmişimi incelemiş X firmanın Y pozisyonu için benimle görüşmek istiyorlar. Ama önce yapmam gereken birşey var. İnternet üstünden gönderdikleri kişilik testini cevaplamak. Daha ne firmanın adını biliyorum ne de çalışma koşulları. Belki kabul etmeyeceğim şartları. Olmaz prensipleri testi cevaplamayan adaylarla görüşmemekmiş. Bu testi kim değerlendirecek, yetisi ne ve daha da önemlisi internet üzerinden cevaplayan kişi gerçekten ben miyim?

Buradaki koşullar ve oynanan oyunlar daha çetin. Sonuçta yaşananlarda…

Ekiptekilerin oyuna dair sözlerinden paylaşmak istediklerim.

Yiğit Sertdemir “Niyetimiz baki: İnsan olmaya çabalamak. Şu zamanda… Aman dikkat!”
Zeynep Özyağcılar ” Hayat sonsuz bir yarış, kabul edilmek istiyoruz. Kan ter içinde yanımızadüşenleri görmüyoruz bile…”
Cengiz Tangör ” Artı kurallar değişti. Ve biz ezber bozmaya devam edeceğiz.”

İlişkiler adına farklı bir pencere için buyrun Bekleme Salonuna.

Oyuna ait diğer bilgiler;
Yazan : Yiğit Sertdemir
Yöneten : Tolga Yeter
Sahne – Kostüm Tasarımı : Ayhan Doğan
Işık Tasarımı : Fatih Mehmet Haraoğlu
Efekt Tasarımı: Yusuf Tuncer
Yönetmen Yardımcıları : Göksel Arslan, Nagehan Erbaşı, Eda Özdemir
Oyuncular : Zeynep Özyağcılar, Cengiz Tangör, Ertuğrul Postoğlu

Read Full Post »

Dün İstanbul Şehir Tiyatrosunun 6 Ocak’ta ilk defa sahnelediği Düşüş oyununa gittim. Düşüş Nahid Sırrı Örik’in “Sultan Hamid Düşerken” romanından Kemal Bekir tarafından oyunlaştırılmış. Aynı romandan uyarlanan Abdülhamit Düşerken adlı filmde Meltem Cumbul ve Mehmet Kurtuluş’un başrolleri paylaşmıştı.

Oyunda 2. Meşrutiyet döneminde geçen olayların aslında günümüzdeki olaylardan farkı olmadığını görmek şaşırttığı kadar üzüyor insanı. El etek öpmeler hayatın heryerinde karşımıza çıkıyor ve sanırım çıkmaya da devam edecek.

Her insanda az veya çok, gizli veya açık hırs vardır. Bir yerde uykuya yatmış uyanacağı anı bekler. O uyanışa sebep bazen bir olay bazen Şefik’in başına geldiği gibi bir insanla (Nimet ile) tanışmadır.

Oyun hızlı yükselişin hızlı düşüşü olacağını anlatıyor.

Sahne 3 kat şeklinde kurgulanmış. En üst ve arka bölüm Sultan Abdülhamitin mekanı, ara kat İttihat ve Terakkinin bürosu ve en alttaki perdeye en yakın bölüm Mehmet Şehabettin Paşanın konağı. Ufak aksesuar değişimleri hariç dekor değişikliği yapılmıyor. Bu şekildeki sahne dizaynının bana göre olumsuz yönü Padişah makamı çok arkada kaldığı ve belki de sofitaya denk geldiği için sesler çok anlaşılmıyordu. O bölümdeki oyunculuklarda mimik ve jestleri algılamak da zordu.

Mehmet Şehabettin Paşa’yı oynayan Toron Karacaoğlu’nu tiyatro sahnesinde izlemek güzel bir deneyimdi.

Günümüzden de esintiler bulacağını oyunu izlemenizi tavsiye ederim.

Oyun ile ilgili bilgiler
Yazan: Kemal Bekir
Yöneten: Engin Gürmen
Dramaturg: Özge Ökten
Sahne Tasarımı: Ayhyan Doğan
Kostüm Tasarımı: Nilgün Gürkan
Işık Tasarımı:Kemal Yiğitcan
Efekt Tasarımı:Mustafa Emin Duman

Oyuncular: Engin Gürmen, Haşmet Zeybek, Defne Gürmen Üstün, Toron Karacaoğlu, Oya Palay, Melike Altınbaran, Ali Karagöz, Erkan Sever, Rahmi Elhan, Yavuz Şeker, Murat Derya Kılıç, Özgür Dağ, Caner Çandarlı, Gökhan Eğilmezbaş, Samet Hafızoğlu, Engin Coşkun, Zeki Yıldırım, Emre Narcı, Ergun Üğlü, Murat Taşkent, Selçuk Soğukçay, Hakan Güner.

Read Full Post »

Yıllar önce üniversite için geldiğim İstanbul’da ilk gittiğim oyundu Aziz Nesin’in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı eseri. O zaman İstanbul Devlet Tiyatrosu sahneliyordu oyunu AKM Büyük Sahne’de. Bugün AKM’nin kapalı olma utancını yaşıyoruz 2010 Kültür Başkenti olan İstanbul’da.

Son dakikada karar vererek gittiğimiz için arkadaşımla balkonun en arka sırasında izlemiştik oyunu. Bu sezon Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahneleniyor. Geçen hafta Ümraniye Sahnesinde izledim oyunu bu sefer ilkine inat en ön sırada.

Fotoğraf İstanbul Şehir Tiyatroları resmi web sayfasından alınmıştır.

Bürokrasinin değiştirilemez dişlileri arasına sıkışan Yaşar ile anılarım tazelendi. İşine geldiğinde yaşıyorsun işine gelmediğinde yaşamıyorsun. Okula gitmek istediğinde ölüsün, askere giderken sağ, vergi borcu öderken sağ, miras almaya gelince ölü. Evlenmeye kalktığında ölüsün, çocuğunun nüfus kağıdını çıkartmak istediğinde kesinlikle yaşamıyorsun. Peki ya devlet memuruna hakaretten hapse atılırken o zaman… Özünde ne kadar iyi niyetli olursan ol bir bakıyorsun sen de olmuşsun sonunda Kara kaplı Niyazi.

Müziklerdeki sözlerin anlaşılmaması beni zaman zaman oyundan düşürse de keyifli bir oyun seyrettim. Yaşar’ı oynayan Mert Turak’ın performansı aldığı ödülleri kanıtlar nitelikteydi. Mert Turak’ın geçen sezon izlediğim Kabare oyununda da performansı göz dolduruyordu.

Gelelim oyunun ve oyuncuların aldığı ödüllere;

13. Sadri Alışık Ödülleri 2008, Müzikal ya da Komedi Dalında Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Mert Turak,
Müzikal ya da Komedi Dalında Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Oyuncusu: Ezgim Kılınç
3. İsmail Dümbüllü Ödülleri 2008: En İyi Tiyatro Oyunu Ödülü,
En İyi Tiyatro Oyuncusu Ödülü: Mert Turak
İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi Bilgisayar Kulübü 9. Bilişim Ödülleri 2009: En İyi Tiyatro Oyunu

Read Full Post »

adsız

Perde açıldı. Birkaç aydır uzak kaldığımız tiyatro salonları tekrar oyuncuları ve seyircisi ile buluştu. Sonbaharın hüznüne inat neşe ile doldu sahne. Bu sezon açılışını Ephraim Kishon’un Tarla Kuşuydu Juliet adlı oyunu ile dün akşam yaptım. Ve sezona keyifli bir oyun ile başlamış oldum.

Engin Alkan ve Özlem Türkad yıllar önce TRT de yayınlanan Yedi Numara adlı dizi ile tanıdığım iki usta oyuncu. Engin Alkan oyunun hem yönetmenliğini yapmış hem de Romeo ile Rahip Lorenzo rolünü üstlenmiş. Ne tesadüftür ki geçen sezonda açılış yine Engin Beyin yönettiği bir oyun ile olmuştu benim için. “İstanbul Efendisi”.

Oyunda, tarihin ünlü aşıkları Romeo ve Juliet yaşadıkları zamandan belirsiz bir zaman taşınarak evlilik kurumu içinde buluyo kendilerini. Aradan geçen 29 yıl 8 ayda aşk nereye gidiyor ne geliyor yerine…

Oyunumuzun başlamasına 15 dakika var anonsu ile başlayan İtalyan usulü spagetti yapımı ayrı bir renk katıyor oyuna. Ve tüm oyun boyunca bir soru aklımda spagettinin tadı nasıldı acaba?

Ben keyif aldım sizlere de tavsiye ederim.

Bu yıl İBB Şehir Tiyatrolarının Genel Yayın Yönetmenliğini üstlenen Ayşenil Şamlıoğlu ‘da oyunculuğunu çok beğendiğim ve takdir ettiğim bir usta. Onun liderliğinde İBB Şehir Tiyatrolarının birçok yeniliğe öncülük edeceğini umud ediyorum.

Read Full Post »

Üç dört aydır devam eden çalışmamızın sonuna geldik ve Salı günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi sahnesinde Perde dedik.

Uzun ve yorucu bir çalışmaydı özellikle de son bir hafta. Bazen sinirler gerildi, bazen sabırlar tükendi. Geldik Salı gününe, oyun saati yaklaştıkça herkeste bir heyecan başladı. Kuliste son hazırlıklar tamamlanıp makyajlar yapılırken ise birimizden diğerine geçti.

Selama çıktığımızda güzel bir iş çıkarmanın mutluluğu yüzlerimizde alkışlarla beslendi ruhumuz.

t 072

Bu benim üçüncü sahne deneyimimdi ve her birinde ayrı bir keyif aldım. Sahne tozunu yutanların neden kopamadıklarını anlamak hiç zor değil.

Read Full Post »

Birkaç gün önce İstanbul Şehir Tiyatrolarında Kabare müzikalini izledim. Joe Masteroff tarafından sahneye uyarlanan Cabaret (Kabare) 1966 yılında sahnelenmeye başlamış ve 3 sezonda 1116 temsil yapmış. Ülkemizde ilk sahnelenişi ise 11 Mart 2009. 1930 ların Berlin’inde geçer oyun. Bir yandan I. Dünya savaşından çıkan bir Almanya diğer taraftan ekonomik buhranın etkileri ve tüm bunlara rağmen eğlenceli Berlin akşamları. Yaşamın yükünden yorulan insanların eğlencede kendilerini bulmaları. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen bugünden de esintiler bulmak zor değil bu oyunda. Kısa süren aşklar, idealleri ile aşkı arasında kalan insanlar ve Almanya’da Nazilerin gün geçtikçe güçlenmesi. Fraulein Schneider ve Herr Shultz aşkının mahalle baskısı nedeniyle bitmek zorunda kalışı.
1
Dans, şarkı ve oyunculuk ile harmanlanmış müthiş bir performans. Özellikle de Mert Turak ve Senan Kara Tutumluer’in. Oyunda Türkçeye çevrilmiş şarkılar ve dayak sahnesindeki göstermecilik beni rahatsız etse de izlenmeye değer farklı bir oyun.

Oyunun Künyesi
Yazan : Joe MASTEROFF
Müzik : John KANDER
Şarkı Sözleri : Fred EBB
Çeviren : Aclan BÜYÜKTÜRKOĞLU

Yöneten : Yücel ERTEN
Sahne-Giysi Tasarımı : Osman ŞENGEZER
Müzik Direktörü : Çiğdem ERKEN
Koreografi : Selçuk BORAK
Işık Tasarımı : Kemal YİĞİTCAN
Dramaturg : Gökhan AKTEMUR

OYUNCULAR
Emcee : Mert TURAK
Sally Bowles : Senan KARA TUTUMLUER
Clifford Bradshaw : Can BAŞAK
Ernst Ludwig : Ergun ÜĞLÜ
Fraulein Schneider : Selma KUTLUĞ
Herr Schultz : Hakan ARLI
Fraulein Kost : Işıl Zeynep TANGÖR
Gümrük Memuru : Tolga COŞKUN
Max : Eraslan SAĞLAM
2 Ladies : Eraslan SAĞLAM-Özge MİDİLLİ
Juju – Goril : Özge MİDİLLİ
Rosie : Özge O’NEİLL
Lulu : Bahar Özge GÖZE
Frenchie : Yasemin GÖVENÇ
Texas : Nurdan KALINAĞA
Fritzie : Işıl Zeynep TANGÖR
Helga : Pelin BUDAK
Bobby – Denizci : Arda ALPKIRAY
Victor – Denizci : Doğan ŞİRİN
Hans – Denizci : Tolga COŞKUN
Herman- Rudi : Berk SAMUR

ORKESTRA
Orkestra şefi-Piyano : Hakan ELBİR
Bas : Saltuk TUKUR
Klarinet : Gonca BEKER
Saksafon : Barış ÖZERMİŞ
Trompet : Orçun TEKELİO–LU
Trombon : Fuat Can BAŞKIR
Davul : Evrim KARAGÖZ

Yardımcı Yönetmen : Can BAŞAK
Yönetmen Yardımcısı : Ahmet HÜN
Asistanlar : Aslı Nimet ALTAYLAR, Eraslan SAĞLAM, Işıl Zeynep TANGÖR

Müzik Repetitörü : Hakan ELBİR
Dans Repetitörü : Özge MİDİLLİ
Dekor Tasarımı Yardımcısı : Taciser SEVİNÇ
Kostüm Tasarımı Yardımcısı : Onur UĞURLU
Suflöz : Begüm YAZICIOĞLU
Efektörler : Can İŞİTMEN, Serkan YAVŞAN
Işık Uygulama : Ceyhun ERGÜL, Osman AKTAN
Sahne Teknisyenleri : Mustafa KONYA, Emre KONYA, Hasan SABAN, Emrah ÖZTÜRK, Bünyamin ERBAŞ
Aksesuvar Sorumluları : Fikret YAYAN, Süleyman ÇETİNER,Saki KANATLAR
Sahne Terzileri : Fatma PAMUKÇU, Ahmet SÖYLEMEZ
Kuaförler : Kamber DAMAR, Kadir URAL
Fotoğraflar : Selin TUNCER, Nesrin KADIOĞLU

Read Full Post »

Older Posts »